Kitap kadın kahramanımız Lucie’nin babası Doktor Manette'in hikayesiyle
başlıyor. Bu hikaye bütün kitaba siniyor ve hemen her sayfayı etkiliyor. Lucie
ve Charles Darney’in (nam-ı diğer Evremonde) aşkı, anılması gereken bir diğer
hikâye. Charles Darney'le, yazarımız Charles Dickens'ın isimlerinin baş harfleri aynı. Bunu Dickens'ın özellikle yaptığı ve benzer gönül sıkıntıları çektiği için yaşadıklarını kahramanı üzerinden anlattığı biliniyor.
Fransız Devrimi'nin iki yönünü görüyoruz romanda. Önce soylu kesimin alt tabakayı nasıl ezdiği gözler önüne seriliyor. Devrimden sonra ise roller değişiyor. Dünün ezilenleri bugünün zalimleri olup çıkıyor. Hem de ne zalim…
Tabii zalim, zulüm deyince Fransız İhtilali’nin parlak buluşu giyotini ve insanları
giyotine götüren mahkemeleri anlatmak gerekli. Sonucu önceden belli, insanın
neredeyse hiçbir şansının olmadığı mahkemeler… Sanık ne derse desin karşısında
çoktan kararını vermiş insanlara etki etmiyor. Ve sonuç giyotin!
Giyotin için kitaptaki benzetme çok enteresan: “Giyotin Hanım’a, o bitmek
tükenmek bilmez susuzluğunu gidersin diye kırmızı şarap niyetine ikram edilmek
üzere…” Her gün elli, altmış kişi giyotine ikram ediliyor. Fakat onun susuzluğu
dinmek bilmiyor.
Kitabın giriş cümlesi de edebiyat tarihinde çokça söz edilmiş roman girişlerinden. Şöyle ki: "It was the best of times, it was the worst of times” (Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü)" Sözü edilen döneme 'terör Dönemi' ismi verildiğinin de altını çizeyim.
![]() |
Charles Dickens |
Kitabın özellikle ikinci yarısından sonrası okuyucuyu sürüklüyor. İlk yarısı kahramanları tanımamız için yazılmış uzun giriş bölümleri adeta. Bu kitap ne zaman başlayacak hissi oluşuyor okurken.
Son kısımda üst üste çözülen düğümler baştaki uzun girişi unutturacak kadar
güzel. Defarge Ailesi, Jacquesler, Miss Pross ve finalde Sydney Carton (ki kendisi candır.) karakterleri
kitabın diğer önemli isimleri.
İki Şehrin Hikayesi orijinal adıyla A Tale Of Two Cities ailece (!) okunabilecek
güzel bir kitap.
“Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ya da ölüm!” o dönemin sloganı olarak kitapta
sıkça geçiyor. Ama özgürlük, eşitlik ve kardeşlik bir türlü gelmiyor. Demek ki
slogan atmakla özgürlük, eşitlik gelmiyormuş.
İyi okumalar…
İki Şehrin Hikâyesi
Charles Dickens
İş Bankası Yayınları
Çev: Didar Zeynep Batumlu
0 Yorumlar