![]() |
Körlük -Saramago |
Kısa sürede yayılan salgına önlem için hükümet, hastalığa yakalananları bir akıl hastanesine kapatıyor. Alelacele alınmış bu karantina kararı hiçbir ayrıntı hesap edilmeden uygulandığı için tam bir rezalete dönüşüyor. Görme yeteneğini aniden kaybeden yüzlerce insan eski bir hastaneye kapatılıyor. Hiçbir ihtiyaçları düşünülmeden…
Kitabın ortalarında salgının bu karantina uygulaması ile engellenemediğini görüyoruz. Sonrası daha büyük bir kargaşa!
Romanda insanın düştüğü halleri görüyor ve bu hale rağmen hala insanların yaşayabilmesine şaşırıyorsunuz. İnsanın sindirilmesi çok zor birçok duruma ayak uydurduğunu da ibretle okuyorsunuz.
Düşünün, bir grup görmeyen insan ne yer; ne içer; nasıl temizlenir; insani birçok ihtiyacını nasıl görür?
Romanın salgın sürecinde çok satması ayrıca anlamlı. İnsanlar Körlük’ü okuyup ne düşünmüşlerdir acaba?
Kitabın hiç kuşkusuz en ilginç yanlarından biri yazarın yazım tarzı. Kitapta noktalama işaretlerinde müthiş bir tasarruf yapılmış! Girişteki notta bu durumun yazarın tercihi olduğu ve yayınevinin orijinalinden aynen aldığı belirtiliyor. Bazen sayfalarca paragraf yapılmamış. Diyaloglar iç içe girmiş. Okurken “Bu söz kime aitti, bunu kim söyledi.” diye geriye dönmek zorunda kalabiliyorsunuz. Yazarın bunu neden yaptığına dair birkaç yorumum var. Yazar böylece okuyucuyu diri tutmak istemiş olabilir. Yahut bu kuralların anlamsızlığını kanıtlama çabasıyla davranmış olabilir. Kitapta anlatılan dünyaya böylesi yakışıyor da diyebiliriz. Muhtemelen bunların hiçbiri! Yani bir hareketten birçok yorum çıkarabiliyoruz. (Bu hususla yazıyı bloğa koymadan önce biraz gezindim. Karşıma çıkan sekiz-on sitede bu hususun sebebine dair doyurucu bir bilgi bulamadım.)

Jose Saramago
Romanda insanın düştüğü halleri görüyor ve bu hale rağmen hala insanların yaşayabilmesine şaşırıyorsunuz. İnsanın sindirilmesi çok zor birçok duruma ayak uydurduğunu da ibretle okuyorsunuz.
Düşünün, bir grup görmeyen insan ne yer; ne içer; nasıl temizlenir; insani birçok ihtiyacını nasıl görür?
Romanın salgın sürecinde çok satması ayrıca anlamlı. İnsanlar Körlük’ü okuyup ne düşünmüşlerdir acaba?
Kitabın hiç kuşkusuz en ilginç yanlarından biri yazarın yazım tarzı. Kitapta noktalama işaretlerinde müthiş bir tasarruf yapılmış! Girişteki notta bu durumun yazarın tercihi olduğu ve yayınevinin orijinalinden aynen aldığı belirtiliyor. Bazen sayfalarca paragraf yapılmamış. Diyaloglar iç içe girmiş. Okurken “Bu söz kime aitti, bunu kim söyledi.” diye geriye dönmek zorunda kalabiliyorsunuz. Yazarın bunu neden yaptığına dair birkaç yorumum var. Yazar böylece okuyucuyu diri tutmak istemiş olabilir. Yahut bu kuralların anlamsızlığını kanıtlama çabasıyla davranmış olabilir. Kitapta anlatılan dünyaya böylesi yakışıyor da diyebiliriz. Muhtemelen bunların hiçbiri! Yani bir hareketten birçok yorum çıkarabiliyoruz. (Bu hususla yazıyı bloğa koymadan önce biraz gezindim. Karşıma çıkan sekiz-on sitede bu hususun sebebine dair doyurucu bir bilgi bulamadım.)

Jose Saramago
Ve yazarın üslubunun bir diğer ilginç yanı da kitaptaki karakterlerin hiçbirinin adını bilmiyor olmamız. Doktor, doktorun karısı, İlk kör, Gözyaşı yalayan köpek gibi…
Beyaz felaketi anlatan Körlük zaman zaman iğrençleşebiliyor. Yazarın ve de çevirmen Işık Ergüden’in başarısı olarak kendinizi o dünyada buluyorsunuz. Fakat bazı sayfalarda midem gerçekten kalktı. Kitabı bırakmak istedim. İnsanın düşebileceği seviyenin akıl almazlığından iğrendim ancak merak duygusu galip geldi ve kitabı atmama izin vermedi.
Roman insana yaşadığı dünyayı da sorgulatıyor. Ne kadar çok ihtiyacım var? Bunca ihtiyacın varken bağımsızlıktan söz edebilir miyim? Elimin altındaki hayatım günlük rutinlerimi sağlayan basit gördüğüm küçük bir şeyin elimden elimden gitmesiyle neye döner? Mesela elektrik bir yıl kesilse ne yaparız? Sular akmasa mesela… İnternet? Vesaire vesaire… Aslında kendini hür sanan bağımlılarız şu hayatta ve bunun farkında değiliz. Körlük insana bu soruları sordurmayı hedeflemiş ve bu hedefine de rahatlıkla ulaşıyor.
Kitapta etkileyici birçok diyalog var ama sondaki diyalogla yazımı bitireyim kitapta yazıldığı şekliyle alıntılıyorum:
Ensaio sobre a Cegueira / Körlük gerçekten güzel bir kitap. Yüreği kaldıracaklara tavsiye ederim.
Körlük
Jose Saramago
Kırmızı Kedi Yayınları
Çevirmen: İnci Ergüden
Beyaz felaketi anlatan Körlük zaman zaman iğrençleşebiliyor. Yazarın ve de çevirmen Işık Ergüden’in başarısı olarak kendinizi o dünyada buluyorsunuz. Fakat bazı sayfalarda midem gerçekten kalktı. Kitabı bırakmak istedim. İnsanın düşebileceği seviyenin akıl almazlığından iğrendim ancak merak duygusu galip geldi ve kitabı atmama izin vermedi.
Roman insana yaşadığı dünyayı da sorgulatıyor. Ne kadar çok ihtiyacım var? Bunca ihtiyacın varken bağımsızlıktan söz edebilir miyim? Elimin altındaki hayatım günlük rutinlerimi sağlayan basit gördüğüm küçük bir şeyin elimden elimden gitmesiyle neye döner? Mesela elektrik bir yıl kesilse ne yaparız? Sular akmasa mesela… İnternet? Vesaire vesaire… Aslında kendini hür sanan bağımlılarız şu hayatta ve bunun farkında değiliz. Körlük insana bu soruları sordurmayı hedeflemiş ve bu hedefine de rahatlıkla ulaşıyor.
Kitapta etkileyici birçok diyalog var ama sondaki diyalogla yazımı bitireyim kitapta yazıldığı şekliyle alıntılıyorum:
Neden kör olduk, Bilmiyorum, belki bir gün nedenini öğreniriz, Neden düşündüğümü söyleyeyim mi sana, Söyle, Bence biz kör olmadık, Biz zaten kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen Körler.
Ensaio sobre a Cegueira / Körlük gerçekten güzel bir kitap. Yüreği kaldıracaklara tavsiye ederim.
Körlük
Jose Saramago
Kırmızı Kedi Yayınları
Çevirmen: İnci Ergüden
2 Yorumlar
Yazarın yazım tarzı zorlayıcı olsa da güzel kitaptı. 'Görmek' adlı eserini de öneririm. Körlük'ün devamı gibidir. İyi okumalar.
YanıtlaSilYorumun için teşekkürler... En yakın fırsatta Görmek'i de okumak istiyorum. Saramago önemli bir yazar.
Sil