Devlet Ana - Kemal Tahir

Kemal Tahir'in Devlet Ana romanı hakkında tanıtım yazısıKemal Tahir'in başyapıtı Devlet Ana ile müşerref oldum.1967'de yayınlanmış roman. 1968'de Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nünü almış. Kitabın arkasındaki tanıtımda: “Devlet Ana, Türkçe edebiyatta bir dönüm noktası…” ifadesinden etkilendim okumaya başlamadan önce

Kemal Tahir Türk edebiyatının zirvelerinden. Devlet Ana da yazarın zirvelerinden bir zirve. Belki de en yüksek noktası...

Romanımız Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemini konu alıyor. 1290'lı yılların Anadolusunda, Söğüt'teyiz ama bütün Anadolu'nun hali önümüze serilmiş. Fiilen ortadan kalkmış Selçuklu Devleti'nin cenazesi ortada kalmış. Bütün Anadolu'yu işgal/talan etmiş Moğol varlığı, Bizans tekfurları, birbirleriyle didişen Anadolu beylikleri resmi ustaca önümüze serilmiş. Zulüm boyu aşmış. Kötülük yapanın yanına kar kalıyor. Bir yandan fakirlik halkı kemiriyor. Bu ortamda Ertuğrul Bey ile sonra da oğlu Kara Osman Bey ile güçlenmeye başlayan Kayı Beyliği’nin büyümesini okuyoruz.
Roman Sadece Osman Bey'in hikayesinden ibaret değil. Aslında Osman Bey az geride duruyor. Önde Devlet Ana yahut Bacı Bey diye bildiğimiz Bacılar Bölüğünün başı, savaşçı bir Anadolu kadını ile onun oğlu Kerimcan'ın hikayesi var.
616 sayfa kitaba bir kapıldınız mı kendinizi alamadan sonuna kadar okuyorsunuz. Kalınlığı gözünüzü korkutmasın. Giriş bölümünde tapınak şövalyesi Şövalye Notüs Gladyüs ile başlayan bir yetmiş beş sayfalık kısım yer alıyor. Bizdeki malum dizilerin (Diriliş, Kuruluş, Uçuş, Kanatlanış vesaire) birçoğumuz gibi benim de ayarlarımı bozduğu için bu bölümde biraz sıkıldım. Kitabın tamamının Bu şekilde bir TRT/ATV yapımı dizi şeklinde devam etmesinden korktum ama neyse ki sonra bu korkunun yersiz olduğunu gördüm.



Kitabın dilinden bahsetmeliyim. Kemal Tahir romanlarının beğendiğim yanlarını bir liste yapsam diyaloglarını başa yazarım. Ben çok beğeniyorum. Ve çok orijinal buluyorum. Devlet Ana'da ise gözüme çarpan, bu diyalogların havasının anlatıcı aşıp bütün kitaba yayılması. Kitabın büyük çoğunluğunda yazıldığı değil de anlatıldığı dönemden gelen bir anlatıcıyı dinliyorsunuz. Tabii bunu söylerken suni, bugün için anlaşılmaz ifadeler kullanmadan böyle bir üslubun, anlatımın yakalandığını söylemeliyim. Dede Korkut anlatıyor sanki romanı. Her satır için demeyeyim ama büyük çoğunluğu öğle. Bu da müthiş bir başarı!
Kemal Tahir tarihçiliği ile de ezber bozmuş bir yazar. Ülkenin temel iki kampa bölündüğünü (Hala öyle maalesef!) göz önüne alınca sol dünyanın içinden çıkmış yazarın ne sola ne de sağ zaman zaman yaranamadığını, iki taraftan da yaman eleştiriler aldığını söylemeliyim. Böyle bir fikri kamplaşmanın yaşandığı bu ülkede ezber bozmanın bir bedeli olsa da yazar edebiyatıyla bu bedeli ödemiş fakat sonra sanat kalitesiyle buruşturup kenara atmış.Kısır tartışmaların kendisini ezmesine müsaade etmemiş bir kalem Kemal Tahir. Bunu da edebiyat kalitesiyle başarmış. Her ne kadar kamplara bölünmüş olsa da iyi işler zaman zaman bu kısır iklimden sıyrılıp okuyucunun dünyasına ulaşabiliyor.
Kemal Tahir'i herkese hararetle tavsiye ederim. Hele Devlet Anayı mutlaka okuyun derim...
İyi okumalar…

Yorum Gönder

0 Yorumlar