Orhan Kemal'in 1954 yılında yayımladığı romanı Bereketli Topraklar Üzerinde. Kendi doğduğu “Bereketli Toprakları” yani Çukurova'yı anlatıyor yazar. Diğer birçok Orhan Kemal romanı gibi… Yine birçok romanı gibi insanın içini burkan, “Bu dünyada hiç mi iyi bir adam yok? Hiç mi iyi bir olay olmaz!” dedirten bir roman.
Üç arkadaş köylerinden ayrılıp Çukurova'ya çalışmaya gidiyor. İflahsızın Yusuf, Pehlivan Ali ve Köse Hasan… Hikâyeleri bir tren yolculuğu ile başlayıp Adana'ya uzanıyor. Üç cahil adam…
Hemşerilerinin fabrikasında çalışmayı düşünüyorlar. Biraz zor olsa da fabrikada işe giriyor, orada çalışmaya başlıyorlar. Şartlar ağırdan daha ağır! İnsanın okurken bile dermanı kesiliyor, yaşaması nasıl zordur kim bilir… Sonra yolları zamanla ayrılan bu üç arkadaş farklı olaylar yaşıyor. Kitabın sonunda köye yine dönüyoruz ama işte o iki yolculuk arasında neler neler yaşanıyor! (Bu kadar spoiler yeter!)Kitapta sarsan bir
gerçekçilikle karşılaşıyorsunuz. “Birçok
Orhan Kemal romanı gibi” ifadesini bir kez daha kullanayım. Kitabın önemli
bölümü diyaloglardan oluşuyor ve hepsi müthiş sahici. Yerel şive, halk ağzı çok
başarılı bir şekilde aktarılmış. Okurken karşınızda karakterler adeta
canlanıyor. Yormayan, tadında bırakılmış tasvirler çok canlı. Görmeyen o
atmosferi solumayan birinin yazabileceği satırlar değil okuduğumuz.
Kitabın arkasında Orhan Kemal’in romanla ilgili dikkat çeken
bir açıklamasını da buraya eklemeliyim:
“Bu kitap, kendi bilgi ve görgülerim dışında, bir lokma ekmek için kötü
iş şartları içinde zehir gibi bir hayatı yaşayanlardan derlenmiş malzemeyle
meydana gelmiştir. Yayımlanmadan önce, çeşitli ırgat, usta, usta yardımcısını
toplayarak bir gece sabaha kadar okudum onlara. Dinlediler. 'Pardon,' dediler,
'bu bu kadar olur. Bütün anlattıkların doğru. Eksik bile. Çukurova'nın
bereketli topraklarında öyle işler olur ki, aklın durur. Sana anlatsak, bir
değil beş roman çıkarırsın…”
Kitabı okurken John Steinbeck'in Gazap Üzümleri’ni
hatırladım. Birkaç pasajda da epey benzeyen anlatımlar var. Yakın dönemlerde
yazılmış iki kitap arasında ilginç paralellikler gördüm. (Gazap Üzümleri hakkında yazdığım yazıyı BURADAN okuyabilirsiniz.)
Orhan Kemal’de sevmediğim diyebileceğim bir husus var:
Kutsallara pek saygılı bir kalem değil yazar. “Halk böyle, o da yazmış.”
diyebilirsiniz. Bu kadar bolca serpilmemeliydi kitabın hemen her yerine. Birkaç
sayfa var ki orası artık kahramanların
ağzından verilmemiş. Doğrudan anlatıcı
konuşuyor. Yanlış anlaşılmak istemem. Ben her yazarı okurum. Herhangi bir fikre
saplanıp onun etkisiyle asla yorum
yapmam. Zaten öyle bir dünya görüşüne de sahip değilim. Günümüzde gemi iyice
azıya alan din tacirlerinin yaptığı gibi insanların inancını sorgulamaktan da
fersah fersah uzağım ama rahatsız olduğum bir durumu ifade ettim. Hepsi bu
kadar. Keşke Orhan Kemal yaşasaydı ve bu eleştirimi kendisine iletebilseydim.
Elli ikinci baskısını
okudum Bereketli Topraklar Üzerinde’nin.
Haziran 2020’de basılmış elimdeki kitap. (Son baskısına şimdi baktım. 30
Mayıs 2022 de altmışıncı baskıyı yapmış. Nice yeni baskılara…) Yazar 1970'te
aramızdan ayrılmış ama kitapları hala yaşıyor. Hem de çok canlı…
Orhan Kemal
Everest Yayınları
380 Sayfa