Dünyanın üçte birini yöneten Okyanusya ülkesine bağlı Londra'da geçiyor. Yılı söylemeye gerek var mı? Tabii ki 1984! Totaliter bir yönetimin hüküm sürdüğü Okyanusya'da baskı, zulüm hayatın normali haline gelmiş. Nefret idaresi herkesçe benimsenmiş. Kahramanımız Winston’ın Büyük Birader’in küçük kardeşleri ile mücadelesini okuyoruz romanda. Winston’ın ne kadar büyük bir savaşa giriştiğini ve bu zulüm imparatorluğunu yıktığını söylemek isterdim ancak kitapların sonunu söylemenin burada yasak olduğunu söyleyeyim bari.
Okyanusya'da sevgi, yardımlaşma, aşk ve birçok insani duygu yasak. Evlilikler bile sadece Okyanusya’yı yöneten partiye (Romanda hep parti olarak geçiyor.) yeni üyeler kazandırmak, yeni nesiller hediye etmek için yapılıyor. Herkes birbirini şikâyet edebiliyor. Çocuklar anne babalarını mesela… En büyük suç, düşünce suçu!.. Bu suçu işleyenler buharlaştırılıyor. Ama önce suçlarını itiraf edip suçundan yani düşüncelerinden arınıyor. Arınmak ise öyle kolay değil! Bu pak hali yakalamak için tahmin edebileceğiniz gibi zor bir süreç onları bekliyor. İyi ki ülkemizde düşünce suç değil! İyi ki ileri demokrasi standartlarına sahip güzel bir ülkemiz var!
Kitapta kısa bir yazıya sığmayacak kadar çok ayrıntı göze çarpıyor. O yüzden okumak gerekli. Hangisini anlatsam bilemedim. Her evde, her sokakta insanları izleyen tele-ekranları mı; her daim değiştirilen tarihi olayları mı; düşünce suçu işlenmeyecek hale getirmek için dilde yaptıkları budamalarla ortaya çıkan Yenisöylem adını verdikleri uydurma dili mi? Hangisini?..
Bilim kurgu ve felsefe kıyılarında dolaşıyor kitap. Konusuna bakınca gayet de normal bir durum bu. 1984’te Hayvan Çiftliği ile kıyaslanmayacak kadar kuru bir anlatımla karşılaşıyorsunuz. Bir distopya okuyoruz sonuçta.
George Orwell kitabı yazdıktan sonra uzun müddet basacak yayınevi bulamamış. Eserin İngiltere-Sovyetler Birliği ilişkilerini zedeleyeceği düşünülmüş. Kitabın Sovyetler Birliği’nde raydan çıkmış sosyalizm uygulamalarını hedef aldığı söyleniyor. Bugün Sovyetler Birliği yok ama kitap çok taze. Dünya siyasetinden bir yığın örnek vererek kitabı bugünün dünyasına uyarlamak mümkün. Ne acı bir durum…
Çevirmen Celal Üster’in kitabın sonunda zevk alarak okuduğum bir de yazısı var. Kendisinin üç ayrı zamanda üç farklı durumda 1984'ü okuduğunu anlatmış Celal Bey. Kitabı bir kez daha çevirmesinin nedenini ve 1984’le ilgili bazı bilgiler de bu yazıda yer alıyor. Başarılı çeviri için kendisini ayrıca kutlamalıyız.
Bana tavsiye edenler haklıymış. 1984 romanını mutlaka okumalısınız…
George Orwell
Can Yayınları
Çeviri: Celal Üster
350 Sayfa
0 Yorumlar